Anadolu Kültürünün Mistik (Bereket- Dişi Enerji) Sembolleri Nelerdir?

Anasayfa » Blog » Anadolu Kültürünün Mistik (Bereket- Dişi Enerji) Sembolleri Nelerdir?

İçerikler

Anadolu Kültürünün Mistik (Bereket- Dişi Enerji) Sembolleri Nelerdir?

Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçleri ile pek çok sembol ve inanış da beraberinde gelmiştir. Önceki çağlarda içinde bulundukları inanış olan Şamanizm’de semboller ve şekiller çok önemli sayılmıştır. Bundan dolayı Anadolu’ya göçleri ile bu durum tüm Anadolu’ya da yayılmıştır. Yani bu sayede Anadolu kültürünün mistik sembolleri oluşmaya başlamıştır. Dönemin inanışına göre doğa ve hayvanlar kutsal sayıldıkları için bu inanış sembollere de yansımıştır. Günümüzde hala izleri görülen semboller arasında Anka kuşu, kurt, at, rüzgâr, bereket temsili yağmur gibi ögeleri sıralayabiliriz.

Anadolu Kültürünün Mistik Bereket Sembolleri

Bereket dediğimizde ilk aklımıza gelen her zaman yağmur olmuştur. Yağmur, özellikle eski dönemlerde hayvancılık ve toprak işçiliği ile uğraşan atalarımız için büyük bir nimetmiş. İlerleyen çağa uyarlandığında da yağmurun ne kadar bereketli olduğunu görürüz. Bununla birlikte buğday başağının çizimi de kendisi de bereketin temsili olarak anılmıştır. Bunların yanında üzüm, incir, nar gibi çekirdekli ve taneli meyvelerin de bereket getirdiğine inanılmıştır.

Hayvanlar arasında, Turna kuşu bereket sembolü olarak kabul edilmiştir. Öyle ki bırakılan kalıntılarda sıkça çizimlerine rastlanmıştır. Koç boynuzu sembolü; genel olarak erkeklik, güç ve kahramanlıkla bağlantılı kullanılmıştır. Bunun yanında bereket getirdiğine inanılan motifler arasındadır.

Bu motifler geçmişten günümüze insan hayatında yer alan birçok eşyaya figür olarak varlığını sürdürmüştür. Giyimden tutun süslemeye yahut edebi eserlerin süslemelerine kadar bu semboller günümüze taşınmıştır.

Anadolu Kültürünün Mistik Dişi Enerji Sembolleri

Dişi enerji sembolleri dendiğinde ilk akla gelen doğum, doğurganlık ve kadın rahmini temsil eden Umay ana sembolü olmuştur. Umay ana, hamile kadınların bebeklerini karınlarında koruyan yeni doğan bebekleri kötü ruhlardan koruyan bir kadın tanrı olarak görülmüştür. Bunun yanında Anka kuşu da dişillik ve dişil enerjiyle oldukça bağlantılı bir semboldür. O dönemin şartlarına uygun olarak Anka kuşu; gücü, çoğalmayı, gelecek kurmayı, küllerinden yeniden doğmayı ve destek olmayı sembolize etmiştir.

Mistik sembollerin oldukça dikkate alındığı dönemlerde aynı zamanda bereketin de temsili olarak görülen bir diğer sembol kadınlar olmuştur. Kadınlar, geleceğe uzanmanın ve iyi nesiller yetiştirmenin tek çıkış kapısı görülerek kutsal sayılmıştır.

Öyle ki ilmek ilmek kilimlere, kıyafetlere işlenmiş bu semboller. Bereket, korunma, enerji, güç her biri için farklı motifler ama özünde aynı duygu ‘’inanç’’ . Sembollerin tarihi insanlık tarihin başlangıcı kadar eski. Köklerimiz ve onları takip eden biz sonraki nesiller geleneklerimizden, deneyimlerimizden gelen bu sembolleri hayatımıza dahil etmeye devam ediyoruz. Bu nedenle bir miras olarak kabul edilebilir. Çok değerli bir miras hem de….